1 Eylül 2012 Cumartesi

Çalışan Dukancanın Yemek Rehberi


Diyete ilk başladığım haftalar -ki mutfak anlamında en zor zamanlardır- aynı zamanda çılgınlar gibi spor da yapıyordum. (burda -di'li geçmiş zaman kullanmam hoş değil. acil toparlanmak lazım). O dönem hayatım sabah iş, akşam 7-8 arası spor salonu, 10 gibi ev, 2-3 saat mutfak işi ve gece 1 gibi yatmak şeklindeydi. o sebepledir ki 'ay şekerim hiç vaktim yok kendime yemek yapamıyorum' ve türevi cümleleri görünce delleniyodum. Dukan Diyeti'nde vakit yok. Vakit yaratmak var..

Çalışanın işi her türlü zor. (aslında evde geçirdiğim günlerde kendimi habire buz dolabının önünde bulduğum da bi gerçek). Ama çalışırken hem yemeğini geceden yap, sakla, taşı, git bide ofiste gözünün önünde envai çeşit yemekleri götürsünler filan. hoş değil:) neyse ki bu konumuz aslında tümden çözümsüz de değil. Ben kendi adıma artık haftanın 2-3 günü evden götürüp 2-3 günü dışarıdan yiyorum. aslında meselemiz de tam olarak bu. Bir dukancan dışarıdan hazır ne yiyebilir? haydi inceleyelim:)

tavuk şiş: canımız kıymetlimiz tavuğumuz her yerde bizimle. tavuk şişin de bir çok çeşidi bulunmakta. ben kendi adıma ofis civarında tamamen yağsız tavuk şiş bulabiliyorum rahatlıkla. ama içeriğinden çok emin değilseniz, beklediği sosun fazlaca yağ içermesi ihtimali üzerine, garsonların insan yemeyen cinsten olduğu bi yerdeyseniz ızgaraya koymadan önce bi sudan geçirmelerini isteyin. elin garsonuna dukan diyeti anlatacak haliniz olmadığına göre benim yöntemimi kullanabilirsiniz. şişi yıkamasını istediğiniz garsonun manasız bakışlarını 'şimdi benim salçaya (baharata-tuza-sosa vs artık ne demek isterseniz) alerjim olduğundan öyle yiyemiyorum bildin mi?' gibi bir açıklamayla bertaraf edip emelinize ulaşabilirsiniz.

göğüs/baget ızgara: tavuk şiş gibi genellikle sosta bekletilen löp et şeklindeki tavuğumuz dışarıda yemek zorunda olduğumuz anların kurtarıcısı. göğüs ızgarada sıkıntı yok, ancak bagetin derisini ayıklatmayı unutmuyoruz.

ciğer şiş:
Arnavut ciğeri, tava ciğeri, yaprak ciğer şeklindeki versiyonlarından şiddetle kaçınıyoruz. dışarıda yiyebileceğimiz tek versiyon şiş. Diğerlerinin hepsi bol yağda kızartılmak suretiyle yapılıyor ve genellikle unlanıyorlar. şiş versiyonunda genelde aralarına yağ da dizilir. yerken bu kısımları ayıklamaya dikkat ediyoruz.

menemen: nedense kendilerini sadece ev yapımı olursa yenir diye düşünüyordum. ta ki geçen akşam arkadaşımla gittiğimiz lokantada kendime uygun bişey bulamayınca, sahananda pişirildiğini bildiğim menemeni yağsız yapamayacaklarını düşünerek, sıkıla döküle 'olabilen en az yağla yapın lütfen nolur zeytinyağı koyun' filan diye söylenirken garsonun 'abla teflon tavada hiç yağsız yaptıralım istersen' demesiyle kendime geldim:) o zaman 1.5 porsiyon yaptır neşemizi bulalım deyiverdim:))

köfte: evet yanlış okumadınız köfte:) ama nasıl köfte? İnegöl köfte. çocukluğumun çoğu Bursa'da geçtiğinden, gerçek İnegöl köftenin içinde ekmek, galeta unu vs gibi şeylerin olmadığını bilenlerdenim. Gerçek İnegöl köfte sadece yağsız kıyma, soğan ve baharatla yapılır. Izgarada pişen şey zaten küçüleceğinden özellikle yağsız kıyma seçerler zaten içinde ekmek vs yok bide pişerken küçülürse kuşa döner mantığıyla. siz yine de kıymasından emin olmadığınız yerden yemeyin. ama öyle güvenilir bir yer biliyorsanız afiyet olsun:)

kahvaltı tabağı: eğer ps gününüzdeyseniz, kahvaltı tabağının bir kısmı sizin için bir öğün olabilir. onların tabağa ekledikleriyle ilgilenmeden, 'ben tabağımda sadece domates, salatalık, biber, varsa az yağlı lor ve 2-3 haşlanmış yumurta istiyorum' diyerek yanımda götürdüğüm kreplerle uzun bir bruncha katıldım ve hiç zorluk çekmedim. o restoranda kullanılan lorun Özgüllü marka olması da benim şansım tabi:)

ızgara tavuklu salata: 'sezar' olmamasına dikkat ediyoruz. bazı restoranlar hiç sormadan sezar sosu boca ediyor içine. tabağınızda yalnızca salata ve tavuk olmasına dikkat edin. klasik salataların tamamında bulunan mısırı eklememelerini özellikle belirtin. o mısır o tabağa girerse amaan şimdi geri göndersem olmaz ayıklasam uğraşılmaz derken derken tabakta tek mısır tanesi bırakmayan dukancan gördüm mü? kesinlikle. o yüzden siparişimizi verirken mutlaka sos, yağ, mısır ve limon türevi şeyler eklenmemesini isteyin. tabağınız masanıza geldiğinde tercih ederseniz zeytinyağ hakkınızı kullanın, etmezseniz o haliyle yeyin.

ben en son büyük restoran zincirlerinden birinde salata skandalı yaşadığımdan beri bu konuya temkinli yaklaşıyorum ama o mevzudan önce ton balığımı yanımda götürüp çaktırmadan salatama boca ettiğim de oldu yalan yok:)

ve geldik dışarıda yenebilesi şeylerin şahına, kralına, baş tacına:) neden? çünkü kendileri en doyurucu ve en ekonomik seçenek;


piliç çevirme: küçücük kalıbına bakmadan bir oturuşta, tek başına 1 bütün piliç çevirmeyi yeyip bitirenler sinsice gülüyorsunuz bunu okurken biliyorum:) nar gibi kızarmış piliç çevirme çalışan dukancanın en sağlam kurtarıcısı. derisini ve gerisini yemediğiniz sürece sorun yok:) çoğu piliç çevirmede zaten olmuyor ama yine de kanat konusunda da uyarayım. siz but ve göğüs kısmına takılın. yarım göğüs, tam göğüs, bir but daha, o da yetmedi bir but daha yiyebilirsiniz:) kısaca tamamını yesenizde nema problema:))

ızgara balık: bu beni çok ilgilendirmediği için eklemeyi unutmuşum:) ben yemiyorum ama yiyebilen herkes için kurtarıcı. kesinlikle ızgara tercih etmelisiniz. güveç, fırın, kızartma vb. olan versiyonlarından uzak durunuz.

ve bir kaç pratik bilgi: 
  • dışarıda yağ oranını bilemediğimiz açık yoğurtlar yerine ayran tercih edin. zaten normal ayranlarda da yağ oranı en fazla %2. bunun üstünde görmedim hiç. o yüzden sorun yok normal ayranda. açık ayranlara dikkat edin. ambalajlıları tercih edin. 
  • ps günlerinde ızgaraların hepsinin yanında bol salata yiyebilirsiniz. yanında bol da ayran olduğu sürece sorun yok:) 
  • salatalara limon, yağ ve nar ekşisi eklememelerine özen gösterin.
  • yanınızda yemeğinizi taşıyamıyorsanız bile en azından krebinizi ya da ekmeğinizi taşımayı bir şekilde alışkanlık haline getirin. eğer sadece bu anlamda bile hazırlıklı olursanız aç kalmanız ya da kaçamak yapmanız mümkün değil. o ekmek ya da kreple yiyecek birşeyler mutlaka bulunur ve doyurur. ama özellikle sp günlerinde yanınızda bunlar yoksa dışarıdan söyleyeceğiniz 3 parça tavuk şişle yanında salata da olmadan doymama ihtimaliniz yüksek:)
  • ofis çekmecenizde bir kaç kutu ton balığı bulundurmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. bu size hem öğün atlatmada hem de aniden gelen açlık krizlerini bastırmada yardımcı olacak.
  • özellikle kebapçıları siparişinizin yanında ikramlık getirmemeleri / göndermemeleri konusunda net olarak uyarın zira normalde asla böyle şeyler yapmayan kebapçıların diyete başladığımdan beri hep bugünü beklemişler gibi sırayla ekstradan gönderdikleri içli köftelere, fındık lahmacunlara, çiğ köftelere hayır demek ne ka zor anlatılmaz yaşanır:)
  • sp günlerinizde salata yiyemiyorsunuz ama koku anlamında sorun olmayacaksa azcık sumaklı soğan ekletebilirsiniz ızgaraların yanına.

durum beyleyken beyle dukancanlar. bahane değil çözüm üreticez. benden bu kadar:)

11 yorum:

  1. Harika olmuş bu yazı...gercekten yol gösterici.eline saglik eda..seçil dukan can

    YanıtlaSil
  2. en aktif takipçilerden biri olduğun için ben teşekkür ederim asıl:)

    YanıtlaSil
  3. süpersin ya hem eğlenerek hem öğrenerek okudum yani :)

    YanıtlaSil
  4. dukana yeni başlayan biri olarak çok açıklayıcı olmuş :) ellerinize sağlık :))

    YanıtlaSil
  5. sevgili eda dukancan, o kadar tatlı anlatmışsınki herşeyi, ordan oraya zıplayarak okudum bikaç yazını, pek kanım kaynadı sana:) benim de 2. dukan maceram 4 gün önce başladı bu sefer bırakırsam 100 kilo olayım:) tanıştığıma memnun oldum, görüşürüz öptüm:)

    YanıtlaSil
  6. süpersin. faceten takip ediyordum ama burdaki yazılarını okuyunca esprilerine ayrı bir güldüm ve çok hoşuma gitti yazış şeklin, e tabi bir de tariflerin :)
    teşekkürler

    YanıtlaSil
  7. Siteniz çok güzel gerçekten çok bilgilerndirici bir diyet ancak bu kadar eğlenceli olabilir ben yarın başlıycam diyete ve vermem gereken27 kilo var verebilir miyim acaba :S
    NAzo

    YanıtlaSil